Ankara Life Dergisi

Mimarlık; Olası Gelecek Yaratmaktır!

Mimarlık; Olası Gelecek Yaratmaktır!

Dikmetaş Grup’un gözde mimarı Temel Mert Dikmetaş, şehrin marka yayını Ankara Life Dergisi’ne konuk oldu. Geçtiğimiz günlerde Beştepe’de mimarlık ofisini açan Temel Mert Dikmetaş’a hem mesleği hem de ofisi hakkında merak ettiğimiz sorularımızı yönelttik. İyi okumalar dileriz.

Röportaj: Hatice Şeyma Basut

Temel Bey, günümüzde mimarlık konusunun önemi ve karşılığı fazlasıyla değişime uğradı. Sizce mimarlık nedir? Nasıl olmalıdır?
“Mimarlık, bina yapma sanatıdır.” der; Le Corbusier. Ama bana göre Mimarlık; olası gelecek yaratmaktır. Teknik olarak mimarın tanımına baktığımızda ise; mekanları tarih ve çevre ilişkileriyle birlikte ekonomik, işlevsel, estetik bir şekilde tasarlayan, planlayan, uygulayan kişiye denir. Aynı zamanda bir mekanın tasarımı ve uygulaması için mekanik, elektrik, statik, harita, peyzaj, iç mimari gibi diğer disiplinleri de kapsayarak koordineli çalışan ekip lideridir.

Ülkemizde mimarlık disiplini sizce nasıl ilerliyor? Size göre nitelikli mimar nasıl olmalıdır? Salt eğitim yeterli midir?
Öncelikle mimarlık disiplininin temel özelliklerini biliyor olmak gerekir. Etkili planlama, öngörü, zekasal nitelikler, estetik değerler, çevresel ve sosyal sorumluluk, malzeme bilgisi, teknik bilgi, tasarım ve analiz becerileri gibi fiziksel, kültürel, teknolojik, ekonomik ve psikolojik unsurlar mimarlık disiplinin temel özelliklerini kapsar. Elbette ülkemizde eksikliğin olduğu yerler kadar iyi olan şeyler de var. Bana göre nitelikli mimar; işini en iyi yapandır. Salt eğitim önemlidir, ancak bunun pratiğe dökülmesi önemli olmanın önüne geçer. Çünkü sadece eğitim almış olmak sizi bir yere kadar taşır. Benim nezdimde nitelikli bir mimar olabilmek için her şeyden önce insani değerleri göz önünde bulundurmak gerekir. Malzemeden çalmadan, dürüst ve amacına uygun şekilde çalışarak ortaya konulan iş; hem yapısı hem de estetikliği açısından daha değerlidir.

Peki, mimar olmak gerçekten göründüğü kadar havalı mı?
“Ya bir dahi ya bir deli keşfettim” Antoni Gaudi’ye hocası tarafından söylenmiştir. Antoni Gaudi, bugün Barcelona’nın simgesi haline gelen Sagrada Familia Kilisesi’nin, Park Güell gibi birçok mimari eserin tasarımcısıdır. Evet, mimarlık biraz “üşütüklüktür” gerçekten. Toplum tarafından “Oo mimarsın” cümlesiyle ya da okulda hocaların mimarlığın ne kadar kutsal bir şey olduğunu anlattığı sırada kulağa hoş geldiği anlar olabiliyor. Aynı zamanda mimarların dünyayı daha iyi ve güzel hale getirebilecek yegâne insanlar olduğunu anlatmaları ise sizi tatmin ediyor. Ancak mezun olup iş hayatına atılınca bu söylemlerin etkisi o kadar kalmıyor, gerçeklerle yüzleşmeye başlıyorsunuz. Buna rağmen hala donanımlı ve iyi bir meslek olduğunu düşünüyorum.

Dikmetaş Grup Mimarlık Ofisi’nizi Beştepe’de açtınız. Burayı açarken rakiplerinizden farklı olarak işçiliğinizde kullandığınız malzeme kalitesine kadar popüler gündemi de göz önünde bulundurarak çalışmalarda bulunuyorsunuz. Bu doğrultuda güncel projelerinizden kısaca bahseder misiniz?
Bildiğiniz gibi Türkiye yüzyılını yaşıyoruz. Buna tanık olmak bizim için bir mucizedir. Reisimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi; ‘Bu süreçte en büyük Türkiye’yi inşa edeceğiz.’ Burada da mimarlar olarak görevin büyük kısmı bize düşüyor. Bundan dolayı güncel projelerimiz açısından örnekleyecek olursam; İstanbul Finans Merkezi’nde aktif olarak şantiyemiz mevcut. Yine bu süreçte enerji sektörüne girerek birçok faaliyetimizi gerçekleştiriyoruz. Rabbim hiçkimseyi utandırmasın. Bizler Türkiye’miz için çalışarak memleketimizi en ileriye taşıyacağız. Türkiye yüzyılında Dikmetaş Group olarak aktif yer almaktan gurur duyuyoruz.

Yorumlar

0 yorumlar